PROKARYOT VE ÖKARYOT HÜCRELER
Hücreler yapıları bakımından prokaryot ve ökaryot olmak üzere ikiye ayrılır.
Prokaryot Hücre
Çekirdek zarı olmayan, dolayısıyla çekirdeği görülmeyen, sitoplazmasında ribozom dışında organelleri bulunmayan hücredir. Prokaryot hücrelerin kromozomları sitoplazma içinde dağılmıştır.
Prokaryot hücrelerin en dışında hücre çeperi, hücre çeperinden sonra ise seçici geçirgen hücre zarı bulunur.
Prokaryot hücre yapısı, bakteriler ve arkelerde görülür.
Bazı bakteriler fotosentez yapar. Fotosentezi gerçekleştiren enzimler ve klorofil molekülleri prokaryot hücrenin zarında bulunur.
Ökaryot Hücre
Çekirdek zarı olan, sitoplazmasında çeşitli organelleri bulunan gelişmiş hücredir.
Ökaryot hücreler protista, mantarlar, bitkiler ve hayvanlar aleminin üyelerinde bulunur.
ENDOSİMBİYOZ KURAM
Kelimenin kökenine baktığımızda, “endo” iç, içteki, içindeki anlamına; “simbiyoz” ise birlikte yaşam anlamına gelmektedir. Kelime bütünü olarak da, birbirinin içinde beraber yaşama anlamındadır.
Bu hipotezin ortaya çıkışı, kloroplast ve mitokondri organellerinin kendi genetik materyallerine sahip oluşlarının bulunması ile olmuştur. “Hücrenin içerisindeki her olay hücrenin kendisi tarafından yönetiliyorsa, bu organellerde bağımsız genetik materyal olmasının nedeni ne olabilir?” sorusundan yola çıkılmıştır.
Ortaya atılan bu hipoteze göre;
Evrim sürecinin erken aşamalarında, aerobik (oksijenle solunum yapan) prokaryot bir hücre daha büyük yapılı ilkel bir ökaryot hücrenin içine girmiş ve onunla ortak yaşamaya başlamıştır.
Prokaryot hücrenin bu tür bir endosimbiyotik ilişkiye girmesinin nedeni, girdiği büyük hücrenin içini, korunacağı bir çevre ve devamlı besin sağlayabileceği bir ortam olarak kabul etmesi olabilir.
Prokaryot hücre, içine girdiği büyük hücre tarafından sindirilmemiş, ondan bağımsız bir şekilde bölünme ve çoğalmayı sürdürerek onunla ortak yaşamaya devam etmiştir. Bu ilişki belirli bir zaman sonra tam bir simbiyozise dönüşmüş ve iki hücre birbirlerine bağlı olmadan serbest yaşama yeteneğini yitirmiştir.
Kloroplastların gelişimi de mitokondrilere benzer. Fotosentez yapan prokaryot bir hücre, kendinden büyük ilkel bir ökaryot hücrenin içine girerek simbiyoz yaşamaya başlamıştır. Bu pigmentli hücre bir süre sonra birçok yapısını kaybetmiş ve hücre dışında yaşama yeteneğini yitirerek kloroplastlara dönüşmüştür. Kloroplastlarda hücreden bağımsız bölünme yeteneklerini bugüne kadar korumuşlardır.
Mitokondri ve kloroplastların prokaryot hücre kökenli olduğuna dair öne sürülen kanıtlar:
>Mitokondri ve kloroplastların DNA’ları ökaryot hücrelerden çok prokaryot hücrelere benzemektedir. (dairesellik ve uzunluk açısından)
>Mitokondri ve kloroplastların ribozomları, içinde bulunduğu ökaryot hücre ribozomlarından çok, prokaryot hücrelerin ribozomlarına benzer.
>Ökaryot hücrelerin bölünmesi mitoz hücre bölünmesi ile olur. Mitokondri ve kloroplastlar ise prokaryot hücrelerdeki gibi iğ iplikleri oluşmadan ikiye bölünme yoluyla çoğalırlar.
>Mitokondri ve kloroplastların rRNA moleküllerinin baz dizileri ile prokaryotların baz dizilimleri arasında birçok benzerlikler vardır.
>Mitokondri ve kloroplastların iki veya daha fazla katlı zarları vardır ve en içteki katman hücredeki diğer zarlardan bileşim açısından farklıdır, bileşimi daha çok prokaryot hücre zarına benzemektedir.