BAĞIŞIKLIĞIN OLUŞUMU
Bağışıklık biliminin kurucusu Pastör’dür.
Bağışıklık sisteminin antikor üretmesine neden olan maddelere antijen denir. Antijenlerin çoğu protein yapısındaki moleküllerdir. Bu özgül moleküller mikropların yapısında bulunur. Antijenler, ancak üretimine neden olan antikorlarla birleşebilir. Antikor oluşturan hücreler her şeyden önce antijeni tanımalıdır.
Bir antijenin tanınmasında ve daha sonra bağışıklık tepkimelerinin gösterilmesinde anahtar hücreler T lenfositleri ve B lenfositleridir. T lenfositleri antikor salgılamaz fakat yabancı hücre veya hastalık etkenlerine karşı reaksiyon oluşturarak onları yok eder.
B lenfositleri ise antijenler ile karşılaştığında “plazma hücrelerine” dönüşerek antikor üretir.
Her iki lenfosit grubu da belleğe sahip olduğundan daha önce karşılaştıkları yabancı maddeleri (antijenleri) tanıyarak gerekli tepkiyi gösterir.
Bağışıklık sisteminin ürettiği antikorlar, antijeni etkisiz hale getirir. Bağışıklık sistemi, her antijen için özel bir antikor üretir.
Antijen vücuda girdiğinde kanda antikorun oluşmasına kadar 4-5 günlük durgun bir evre geçer. Bu süreden sonra bir seviyeye kadar antikor üretilir. Ve daha sonra antikor seviyesi düşer. Buna birincil tepki denir.
Vücuda ikinci defa aynı antijen girerse bu defa hızla ve bol miktarda antikor üretilir. Buna ikincil tepki denir. Antikorun ikincil tepkisi yüksek bir düzeye kadar artar. Daha sonra yavaş yavaş azalır.